Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin akabinde kurulan yeni kabine sonrası Ulusal Eğitim Bakanlığı’nda yeni bir devir başladı. Bilim Sıhhat Haber Ajansı (BSHA) Yeni Ulusal Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den beklentiler ve talepler konusunda eğitim meslek örgütleri ile görüştük. İki sendika ile görüşmemizde öne çıkan ortak talep; ‘Öğretmenlik Meslek Basamakları Sınavı’nın kaldırılması oldu. Sendika şube liderlerine ayrıyeten eğitim alanında en yeni husus olan; Eskişehir’de başlatılan ve İzmir’de de hayata geçirilerek kentteki 842 okulda ‘manevi danışman’ ismi altında ‘imam ve vaiz’ görevlendirilmeleri konusunda da soru yönettik. İki sendika; uygulamanın ‘Anayasanın laiklik’ unsuruna tersliği konusunda farklı görüş sundu. ÇEDES Projesi kapsamında gerçekleştirilen görevlendirmelerde ortaklaşılan noktaları ise uygulamada gönüllülük aslının olduğu oldu. İki sendika da hiçbir öğrencinin proje kapsamında yapılacak etkinliklere katılmasının mecburî olmadığını tabir etti.
Ortak Talep: Öğretmenlik Meslek Basamakları İmtihanı Kaldırılmalı!
BSHA, ‘Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Yeni Devir Talepleri’ başlığında iki sendikadan görüş aldı. Türk Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Lideri Merih Demir, 10 yıllık müddetin 5 yıla indirilmesi ya da imtihanın kaldırılmasının öğretmenler tarafından talep edildiğini belirtti. Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Lideri Adem Yıldırım da, uzman ve başöğretmenlik imtihanının kaldırılmasının yeni periyottaki öncelikli talepleri ortasında olduğunu belirtti.
Eğitim-İş: Meslek Basamakları İmtihanı Kaldırılmalı, Vakıflara Kaynak Transferi Durmalı!
Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Lideri Adem Yıldırım, yeni Ulusal Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e kolaylık ve muvaffakiyet dilediklerini söyleyerek taleplerini sıraladı. Lider Yıldırım, MEB’in kaynaklarının ‘değerler eğitimi’adı altında imzalanan protokollerle vakıf ve derneklere kaynak transferinin son bulmasının öncelikli talepleri olduğuna dikkat çekti. İkinci taleplerinin; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun nitekim öğretmenlerin özlük haklarını garanti altına alan bir kanun haline getirilmesi ve meslek basamakları imtihanı ile öğretmenlerin ayrıştırılmasına son verilmesi olduğunu söyledi. 200 bin atama gereksinimi olduğuna vurgu yapan Yıldırım, Cumhuriyetin 100. yılında yeni bakandan beklentilerinin, hiç değilse 100 bin öğretmen ataması olduğunu kaydetti.
Kaynak Yok Deniyor, Okullar Sarsıntıya Güçlü Hale Getirilemiyor!
Adem Yıldırım, yeni bakandan taleplerini sıraladığı açıklamasında öncelikle MEB’in ‘değerler’ gerekçesiyle vakıf ve derneklerle yaptığı protokoller konusuna dikkat çekti. Yıldırım, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın yıllardır vakıflar ve derneklerle pahalar ismi altında yapmış olduğu protokoller ve protokoller doğrultusunda kamunun kaynaklarını buralara aktarması kelam hususudur. Protokollerle kamunun kaynakları vakıflara aktarılmaktadır. Bundan vazgeçilmesi gerekmektedir. Çok önemli bir kaynak boşa harcanıyor. İzmir’de 30 Ekim zelzelesinden sonra birçok okulumuz hasarlı ilan edildi. Yıkılma kademesinde ya da güçlendirme çalışmaları devam ediyor. Öğrencilerimiz konuk öğrenci olarak öbür okullara kaydırıldı ikili eğitim kelam konusu. Sınıf mevcutları çok fazlalaştı. Öğretmen gereksinimimiz var. 2020-2023 aralığındaki neredeyse 3. Yılını dolduracağımız süreçte hala tamamlanamayan ya da tamirine başlanmayan binalarımız var. Neden diye sorduğumuzda kaynak yok karşılığını alıyoruz. O vakit kaynaklar hakikat yere kullanılırsa bu meseleler çözülecek demektir” dedi.
Kariyer Basamakları İmtihanı Kaldırılmalıdır!
Öğretmenlere yönelik uygulamaya konulan Meslek Basamakları İmtihanı , Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmen atamalarında mülakat sisteminin kaldırılmasına ait açıklamalarda bulunan Yıldırım şunları söyledi: “Bu ucube bir kanundur neden derseniz içerisinde öğretmenlerin özlük hakları koruyan geliştiren hiçbir husus yoktur. Bu kanunla ilgili yasalaşmadan evvel davetlerde bulunduk. Kamuda ve özelde çalışmakta olan 1 milyon 300 binden fazla öğretmen var. Bu öğretmenlerin yalnızca meslek basamakları ile anılması hiç yanlışsız değildir. İçerisinde yıpranma hissesi olan, özlük haklarının uygunlaştıran, öğretmene şiddete dur diyen, yoksulluk hududunun altında garanti altına alınan öğretmen maaşlarının olduğu kanun gelmelidir dedik lakin öğretmenleri statülere ayırmaya devam ettiler. öncelikle Ulusal Eğitimin nitekim ulusal eğitim olabilmesi için tarikat, cemaat ve vakıflarla yapılan protokolleri kaldırılması gerekmektedir. Ulusal eğitim öğretmenler aracılığıyla okullarda tek elden verilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu kaldırılmalıdır. Yoksulluk çeken öğretmen arkadaşlarımız gelirini düzeltmek için girmek zorunda kalıyorlar. Meslek basamaklarından vazgeçilsin. Öğretmenler unvanlarla birbirlerinden ayrıştırılmasın, iş barışı bozulmasın. Şu an 12 bin TL maaş alan öğretmen arkadaşlarımız var. Bir öteki sorun öğretmen atamalarıdır. Her sene bu sorun 20-30 bin atama ile çözmeye çalışılıyor. Bizim belirlemelerimize nazaran 200 bin atama muhtaçlığı var. Cumhuriyetin 100. yılındayız en azından hiç değilse 200 bin sayının yarısı kadar öğretmen ataması yapılmasını talep ederek yeni eğitim öğretim yılına yetiştirilmesini diliyoruz. Bir oburu de görevlendirmelerde yanda temelli değil liyakat temelli atamaların yapılmasını talep ediyoruz. ‘Kamuda mülakattan vazgeçeceğiz’ dendi umarım bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılır. Öğretmen alımlarında da mülakat yapılıyor en yüksek puanı alan arkadaşlarımız mülakatta elendiği için öğrencileriyle buluşamıyor.”
İmamlar İbadethanede, Öğretmenler Okulda Olmalıdır!
ÇEDES Projesi kapsamında İzmir’de her 3 okuldan birine din vazifelisi görevlendirmesi gerçekleştirilmesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Yıldırım, “Bizler projeye ait tenkit yaparken çoçuklarımız bedeller eğitimi almasın demiyoruz. Ancak bunu verecek olanlar imam değil formasyon eğitimi sahibi olan öğretmenlerdir.1 milyondan fazla öğretmeni elinde bulunduran Ulusal Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin kıymetler eğitimi vereceğine inanmıyor da bu nedenle mi din görevlilerini okullarda bulundurma gereksinimi duyuyor? Din vazifelileri ibadethanelerde bulunsun, öğretmenler de okullarda bulunsun. Bakanlık öğretmen gereksinimim var bu yüzden din görevlilerini okullarda görevlendirdim diyorsa şayet, o vakit bir öbür gerçeklik ön plana çıkıyor. Bu ülkede öğretmen gereksinimi varsa atama bekleyen de 700 binden fazla öğretmen var ki belirlemelerimize nazaran de şu anda 200 bin öğretmen atamasına muhtaçlığımız var. o vakit atayalım bu öğretmen arkadaşlarımızı kıymetler eğitimini verelim çocuklarımıza. Kısaca Bakanlık kendi çalışanına güvenmiyor, bir öteki kamu kuruluşunun işçisini okullarda görevlendirerek bedeller eğitimini verebileceğini mi düşünüyor? Hayır, burada Ulusal Eğitim Bakanlığı bir inancın siyasallaşması için çabalamaktadır” diye konuştu.
Endişeli Olan Veliler Müsaade Dilekçesini İmzalamak Zorunda Değil!
Projenin uygulanma asıllarının vakit içerisinde ortaya çıkacağını belirten Eğitim-İş İzmir Şube Lideri Yıldırım, mevzunun takipçisi olacaklarını lakin burada en kıymetli olan noktanın velilerin tavrı olduğunu söz etti. Yıldırım, “Proje kapsamında yapılacak etkinlikler velilerin müsaade ve onayına tabi olacaktır. Yani veli müsaade vermediği sürece ders dışı etkinliklere çocukların katılması kelam konusu olmaz. Proje etkinliklerinde mecburilik yok, ders programı içerisinde karşımıza çıkmayacak. Huzursuz olan velilerimize tavsiyemiz “çocuklarımızın bu çeşit etkinliklere katılmasını istemiyoruz” halinde dilekler sunmaları olabilir. Bizler aslında sürecin takipçisiyiz” dedi.
Protokolün İptali İçin Yargıya Başvuracağız!
Protokolün uygulama halini eleştiren ve takipçisi olduklarını söyleyen Adem Yıldırım, “Bizim sıkıntımız din görevlilerini amaç almak değildir burada karşı olduğumuz laiklik unsuruna karşıtlık taşıyan bir uygulamanın hayata geçiriliyor olmasıdır. Buranın altını çizmek zorundayız. Din adamı ibadethanede, öğretmen okulda olmalıdır! Eğitim-iş genel merkezi olarak protokolün iptali için gerekli yeri hazırlıyor ve yakın vakitte hukukî müracaat yapacağız” biçiminde konuştu.
Türk Eğitim-Sen: LGS Kaldırılmalı, Meslek Basamakları İmtihanı Gözden Geçirilsin!
Türk Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Lideri Merih Demir, Ulusal Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yeni vazifesinde muvaffakiyetler dileyerek, yeni devirde çözülmesini bekledikleri sıkıntıları sıraladı. Demir, “Yeni bakandan çok şey bekliyoruz. Bir ‘Türkiye Yüzyılı’ndan bahsediyoruz. 2053 hedefleniyor ise önümüzde bir 30 yılımız var. Bu 30 yılda da gençler bugünkü ilkokul çağındaki çocuklarımızdır. Münasebetiyle bu manada ulusal eğitimin üzerine büyük vazifeler düşüyor. Bilhassa birtakım bedeller, tarihimiz konusunda biraz daha ön plana çıkaran bir müfredat hazırlanmalıdır. LGS imtihanı gözden geçirilmelidir. Kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ulusal eğitimin mevzuatında ilgilerine ve kabiliyetlerine nazaran öğrencilerin yetiştirilmesi konusu bulunmaktadır. Eğitim konusunda çocuklarımızın geleceğe hazırlanması konusunda bir müfredat güncellemesi gerekmektedir” dedi. Öğretmenler cephesinde de bilhassa uzman öğretmenlik imtihanında; öğretmenlerin 10 yıllık sürecin 5 yıla indirilmesi ya da imtihanın kaldırılması talepleri olduğunu lisana getiren Demir, “Öğretmenlik Meslek Basamakları Sınavı konusunun da yeni periyotta gözden geçirilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
İmam Var Lakin İdman Da Var!
Seçimlerin çabucak akabinde Eskişehir ve İzmir’de ÇEDES Protokolü çerçevesinde gerçekleştirilen okullara ‘imam ve vaiz’ görevlendirmeleri ile ilgili görüşünü aldığımız Türk Eğitim-Sen Lideri Demir, ‘okullarda imam ve vaiz görevlendirmesi Anayasa’nın laiklik unsuruna aykırı mi? Uygulama nasıl olacak? Okullarda imamların olması öğrencileri ve öğretmenleri nasıl etkileyecek?’ başlıklı sorularımızı cevapladı. ÇEDES Projesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın birlikte öğrencilerin ulusal manevi insani kültürel bedellerini yükseltmek için ortaklaşa yapılan bir proje olduğunu söyleyen Demir, “Daha evvelki yıllarda gerçekleştirilen izcilik projesi gibisi bir projedir. Daha çok yaz aylarında öğrencilere yönelik projeler yapılacak. Okullarda bedellerle ilgili konferanslar verilecek. Proje kapsamında bir heyet oluşturulacak ve o heyetin aldığı kararlar sonucunda çalışmalar yürütülecek” dedi.
Gençlik ve Spor Bakanlığı İşçileri De Var!
Velilerin okullarda imam görevlendirmesine ait huzursuz ve yansılı oldukları hakkında kanısını sorduğumuz Merih Demir, “Projenin ayrıntılarına bakılması gerekmektedir. Okullarda ayrıyeten din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimiz de var. İmam ve vaizlerin okullarda fiili olarak bulunacaklar diye bir şey yok. Projede 3 bakanlık var ve her bakanlık kendi üzerine düşen misyonu yerine getirecek. O heyette öğretmen de olacak, yönetimciler de olacak, bakanlıkların işçileri de olacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın görevlendireceği çalışanlar hiç konuşulmuyor. Evet projeyi duyan beşerler bir anda imam ve vaiz görevlendirmesini duyunca ne oluyor diye sordu. Anlıyoruz. Lakin projede Diyanet İşler Başkanlığı da olduğu için öbür kim görevlendirilebilir tabi ki imam, vaiz ve müezzin görevlendirilir” diye konuştu.
Biz Laik Bir Ülkeyiz, Zorlayıcılık Olmaz!
‘Manevi Danışman’ uygulamasının laiklik unsuruna muhalif olup olmadığı sorumuz Demir şöyle karşılık verdi: “Din berbat bir şey değildir. İslam toplumunda yaşıyoruz. Öbür ülkeler üzere de değiliz. Laik bir ülkeyiz. Herkes islamı kendi dilediği biçimde yaşayabiliyor. İsteyen İslamın emrettiğini yerine getiriyor, isteyen getirmiyor. Kimsenin kimseye karıştığı yok. Velilerin huzursuz olması ile ilgili şunu söyleyebilirim. Kimseye zorla bir şey yaptırılmayacak. Gönüllülük temeline dayalı bir uygulamadır. İsteyen katılabilir istemeyen katılmaz. Bu manada da huzursuz olunacak ve tartışılacak bir durum olduğunu düşünmüyorum.” (BSHA-Bilim Ve Sıhhat Haber Ajansı)
